T.C. Mİllî Eğİtİm BakanlIğI
BURSA / YILDIRIM - Şehit Piyade Onbaşı Orhan Tezcan İlkokulu

OKUL PSİKOLOJİK DANIŞMANI KÜBRA YAŞAR YILMAZ 'IN YAZISI:'MUTLU EDEREK MUTLU OLAN ÇOCUKLAR'

MUTLU EDEREK MUTLU  OLAN ÇOCUKLAR

Biz psikolojik danışmanlar çocuk mahkemelerinde görev yapıyoruz. Mağdur ya da suça sürüklenen çocukların dahil olduğu davalarda, bu çocukların süreçten en az şekilde etkilenmeleri için mahkeme bizleri bilirkişi olarak görevlendiriyor. Özellikle şehir merkezinden uzakta çalışanlar sık sık böyle davalarda yer alıyor. Bu nedenle de pek çok tatsız, yaralayıcı olaya şahitlik ediyoruz; ihmal, istismar, aile içi şiddet vb. Ama 10 yıllık meslek hayatımda 'seni en çok etkileyen olay neydi?" diye sorsalar ilk aklıma gelen bunlardan farklı bir anım olur.


               Bugün sizlerle bu olay üzerine konuşmak istiyorum.

Ortaokulda görev yaparken bir kız öğrencimizin çantasının parçalandığı haberi geldi. Tüm öğrenciler bahçede beden eğitimi dersindeyken yapıldığı için olayı gören bilen yok. Çantası parçalanan bu öğrencimiz öğretmenlerimiz tarafından hanım, aklı başında, örnek öğrenci diye tabir edilenlerden. Ben bir çizik falan atılmış yanlışlıkla olmuştur diye düşünüyordum. Öyle bir öfkeyle yapılmış ki çanta diye bir şey kalmamış ortada. En büyük parçası el kadar var yok. Olay okul idaresine ulaştı. Çocuklar tek tek sorguya alındı. Kimin yaptığını bulmaya çalışıyoruz. Baş şüpheliler arasında sınıfın yaramazları olarak bilinenler var tabii. 'Kameralardan bulacağız, biz bulmadan siz gelip söylerseniz daha az ceza alacaksınız' denildi çocuklara ki kameralardan bulmamız imkansızdı. Yok, kimse gelip itiraf etmedi. Üstelik birkaç gün sonra o öğrencinin en yakın arkadaşının da çantası benzer şekilde kesildi. Okulda her işi bırakıp bu olayı aydınlatmaya yoğunlaştık.

 Çanta parçalarının kriminal incelemeye gönderildiği, birkaç gün içinde kimin yaptığının anlaşılacağı söylendi tüm okula. Bir iki gün geçtikten sonra çantası kesilen ikinci kız geldi. Ve 'ben yaptım' dedi. Evet çantayı kesen öğrencimizin en yakın arkadaşıydı. Ondan şüphelenmeyelim diye kendi çantasını da kesmişti. Sonra uzun uzun görüşmelerimiz oldu o öğrencimle. 'Sizin arkadaş olduğunuzu sanıyordum' dedim. 'Hayır değiliz sadece yalnız kalmamak için onun yanında duruyorum' dedi. 'Herkes onu seviyor, sınıfta kimse benimle ilgilenmiyor' dedi. Kendinde olmayıp ondan olan her şey için öfke duyuyordu ona. Bu davranışın pek çok arka planı vardı elbette ebeveynin hastalığı, olumsuz aile atmosferi vb ancak özellikle merhamete değinelim istiyorum.

Şuan ilkokulda görev yapıyorum. Küçük bir grupla psikoeğitim yürütüyorum. Geçen haftaki ev ödevleri şuydu: Anne, baba ya da arkadaşlarına kendilerinin en beğendikleri 3 özelliği sormak. Bir çoğunun cevabı benzerdi 'öğretmenim annem en çok merhametli olmamı seviyormuş.' Gerçekten de öyle ilkokul çocuklarımız...Birine yardım etmek için birbirleriyle yarışırlar, affedicidirler, duygusaldırlar, empati becerileri yüksektir.

Peki ya sonra? Büyürken çalılara takılan inci taneleri gibi bir bir düşüyor sanki üzerlerinden bu özellikleri... Birbirini inciten, arkadaşlarının eksikleriyle alay eden, hep birinci olmak isteyen, sadece kendini düşünen bireylere dönüşebiliyorlar...Buna farkında olmadan bizler de neden oluyoruz. Çalışkan bir öğrencim okul birincisi olan sınıf arkadaşının yok olmasını istediğini söylemişti. O zaman kendisi birinci olabilirmiş.

Hep birinci olmasını, en önde olmasını, güçlü olmasını istediğimiz çocuklar yavaş yavaş bencilleşiyor ve dünyanın kendi etrafında dönmesini istiyor.

Ne yapalım öyleyse? Nereden başlayalım? Alturizm, özgecilik, başkalarının yararını gözetme...Mutlu ederek mutlu olma sanatı. Arta kalan yemeğin sokak hayvanlarıyla paylaşılması, giyilmeyen kıyafetlerin ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması, özellikle afet zamanlarında sorumlulukla, duyarlılıkla yardım kampanyalarında yer alınması bunun gibi sayısız pek çok yolu var. Çocuklarımızın mutlu bireyler olmalarını istiyorsak, mutlu etmenin yollarını öğretmeliyiz onlara... Ben bu çağın böyle güzelleşeceğine inananlardanım...

Daha önceki yazımda, iki gün önce aramızdan ayrılan Doğan Hocamın kitabını paylaşmıştım sizlerle, bu yazımı da onun sözleriyle tamamlamak istiyorum.


"Mükemmel değil, merhametli çocuklar yetiştirin. Karıncaları ezmeyen, ağaç dallarını kırmayan, çiçekleri ezip geçmeyen, sevgiyi hissetmeyi ve hissettirmeyi bilen çocuklar."

Doğan CÜCELOĞLU

Sevgiyle, merhametle...

18/02/2020

Kübra YAŞAR YILMAZ

Uzman Psikolojik Danışman

18-02-202118-02-2021

Paylaş Facebook  Paylaş twitter  Paylaş google  Paylaş linkedin
Yayın: 18.02.2021 - Güncelleme: 19.02.2021 23:52 - Görüntülenme: 3126
  Beğen | 83  kişi beğendi